Padişah sormuş: Bir insanda önemli olan eğitim midir yoksa asalet mi.
Vezir biraz düşünmüş ve cevap vermiş: eğitim önemlidir Padişahîm.
Padişah: hayir demiş bir insanda önemli olan asalettir vezirim asalet.
Vezir itiraz etmiş hayır eğitimdir. Padişah asalet... Vezir eğitim... Tartışma uzayıp gitmiş. Padisah bakmış ki vezir inadından vazgeçmiyor, sinirlenmis vezirine dönüp söyle demiş: mademki çok ısrar ediyorsun sana 3 ay süre veriyorum, gelip bunu bana ispatlayacaksın, ispatlayamazsan kellen gider.
Veziri bir korkudur almış ve Padişahın huzurundan ayrılmış. odasina çekilip kara kara düşünmeğe başlamış. Düşünmüş... düşünmüş... gitmis bir kedi bulmuş başlamış kediyi eğitmeye: kedi otur, kedi oturuyor. kedi kalk kalkıyor, kedi yürü, yürüyor, kedi dur, duruyor... Tamam demiş ne söylersem kedi anlıyor ve yapıyor, eğitimi biraz daha ilerletmiş, kedi ön ayaklarını havaya kaldır ve yürü demiş kedi söyleneni aynen yapmış tıpış tıpış yürümeye başlamış. sonra kedinin ellerine küçük bir tepsi tutuşturmuş, kediyi oda içinde yürümeye alıştırmış. Her sabah uyandığında kediye tepsiyi veriyor ve oda içinde tıpış tıpış yürümesini zevkle seyrediyormuş. sonra tepsiye bir fincan koymuş. Kedi ellerinde tepsi ve tepsi üzerinde bir fincanla günlerce oda içinde gidip gelmiş... gidip gelmiş...
Bu arada Padişah veziri merak etmiş adamlarını gönderip gidin bakin vezir neler yapıyor bana bildirin demiş. Adamlar gitmişler vezire görünmeden neler yaptığını izlemişler ve Padişaha gördüklerini bir bir anlatmışlar.
Vezir imtihan gününün yaklaşmakta olduğunu hesaplayarak kediye son marifetlerini öğretmeğe karar vermiş ve ellerini saklattığı zaman kedi yan odadan çıkıyor ellerinde bir tepsi ve tepsi üzerinde bir fincan kahveyi vezire getiriyor, bekliyor, vezir kahveyi içtikten sonra bos fincanı alıp yan odaya götürüyormuş. Böylece birkaç gün bu eğitim devam etmiş kedi her şeye alıştıktan sonra vezir Padişaha haber gönderip hazır olduğunu bildirmiş. Sarayda büyük bir heyecan... Salonda herkes toplanmış, merakla neler olacağını bekliyorlarmış. Padisah tahtına kurulmuş sessizce duruyor, yaninda veziri bir koltuğa oturmuş etrafa tebessüm eden gözlerle bakıyormuş. Herkes nefesini tutmuş, bütün gözler vezirin üzerinde.
Padişah: imtihan baslasın demiş. vezir ayağa kalkmış etrafa mağrur gözlerle baktıktan sonra ellerini şaklatmış, salonun yan odasından bir kedi cıkmış ellerinde bir tepsi, tepsi üzerinde iki fincan Padişah ve vezire doğru tıpış tıpış...tıpış tıpış yürüyor kahve getiriyormuş.salonda müthiş bir sessizlik... Herkes nefesini tutmuş... Gözlerini açmış... Bu olanlara inanamıyormuş.
Kedi yavaş yavaş padişaha doğru ilerlemiş, Padişaha tam yaklaştığı sırada, Padisah elini kaftanının cebine sokmuş ve küçük bir fare çıkarmış, kedinin önüne bırakmış. Kedi fareyi görür görmez tepsiyi fırlatıp atmış, kahveler etrafa saçılmış ve ikisi de hızla koşarak yan odaya girip kaybolmuşlar. Salon kahkahadan inlemiş... Bir müddet sonra sessizlik olunca, padişah vezire dönüp söyle söylemiş:
Ben sana demedim mi, vezirim, asalet önemlidir asalet...
Alıntıdır
Yorum Gönder Blogger Facebook